`UZAYLI SİNYALLERİ` HAKKINDA YENİ İDDİA

Gökbilimciler, uzaktaki bir kaynaktan yayılan ve gizemini koruduğu için `uzaylı sinyali` olarak da anılan radyo dalgalarının tekrar eden patlamalarının, çok güçlü bir manyetik alana sahip ölü bir yıldızdan geliyor olabileceğini saptadı.


ABD'nin başkenti Washington'da devam eden Amerikan Astronomi Topluluğu'nun toplantısında da sunulan bilgilere göre, güçlü radyo dalgalarının tekrar eden patlamaları ya çok büyük bir kara deliğinin yakınından ya da eşi benzeri olmayan bir güce sahip nebulanın içindeki bir manyetik alandan geliyor olabilir.

McGill Üniversitesinden gökbilimciler, radyo dalgalarının çok güçlü bir manyetik alandan kaynaklandığıyla ilgili bulguları Porto Riko'daki Arecibo Gözlemevi ve Batı Virginia'daki Green Bank teleskobu vasıtasıyla elde etti.

Araştırmanın sonuçları "Nature" dergisinde yayımlandı. Güçlü radyo dalgaları ilk kez 2007'de Avustralya'daki Parkes radyo teleskobu tarafından keşfedilmişti. Bazı uzmanlar bu sinyallerin uzaylı bir yaşam formu tarafından yayınlanan bir sinyal olduğunu savunuyor.

Kuşkusuz dünya dışı bir uygarlık ile bağlantı kurulacağı gün insanlık tarihi için bir dönüm noktası olacak. Peki uzaylı bir medeniyet ile neden hala bağlantıya geçemedik? İşte bilimin cevabı:

Evrende gezegenimize benzeyen 40 milyar gezegen var. Ancak herhangi bir gelişmiş medeniyetin bizimle bağlantı kurması sandığımızdan daha uzun sürebilir. Zira uzaylıların kullandığı dalgaların seyahat mesafesi sandığımızdan daha yavaş olabilir. 

Ayrıca bu dalgalar bizim fark edemeyeceğimiz kompleks bir yapıya sahip olduğu için gözden kaçırıyor da olabiliriz. Zira uzayı 1984'ten beri dinliyoruz ve bu teknolojimiz oldukça ilkel olabilir. 

Evrenin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bize doğru ilerleyen "ilk merhaba" mesajı hala yolda olabilir. 

Bizim de uzaya 100 yıldan biraz fazla süredir dalga gönderdiğimizi düşünürsek bizim mesajımızın da hala bir medeniyete ulaşamadığını söylemek mümkün. 

En karamsar senaryoya göre, evrende başka yaşamlar arayan tek medeniyet biz olabiliriz. 

Ya da başka bir gezegendeki yaşam daha biz ulaşamadan kendisini yok etmiş olabilir. Gezegenimizin Soğuk Savaş yıllarında nükleer savaş tehdidi altında yaşadığını düşünürsek başka bir medeniyetin benzer bir sebepten yok olması da oldukça muhtemel. 

En kötü senaryo ise Hollywood'un en çok işlediği konu olan gelişmiş bir medeniyetin evrendeki diğer uygarlıkları işgal ederek gelişimini sürdürmesi. Bu da bizimle bağlantıya geçmemelerini oldukça mantıklı hale getiriyor.